Çandar: Türk futboluna şikeyi Galatasaray öğretti

Radikal yazarı Cengiz Çandar, bugünkü köşesinde Galatasaray'ın 92-93 sezonundaki son maçına dikkat çekti.

Türk spor dünyasını alt üst eden şike soruşturması sonrasında yazdığı yazıyla tüm dikkatleri üzerine çeken Radikal Gazetesi yazarı Cengiz Çandar, yine çarpıcı bir yazı kaleme aldı. Fanatik Fenerli Çandar, Nedim Şener ve Ahmet Şık'ın tutuklanmasına karşı çıkanların Aziz Yıldırım'ın da tutukluluğuna karşı çıkması gerektiğini ileri sürdü. Çandar, Yıldırım'ın 'Konuşursam herkes yanar' sözlerine işaret ederek Milli Takım'ın da şike yaptığını iddia etti. Radikal yazarı Çandar, Galatasaray'ın da 92-93 sezonundaki son maçına dikkat çekti.

İşte Çandar'ın bugünkü o yazısı..

AZİZ YILDIRIM NEYİ KASTETTİ?

Nedim Şener ile Ahmet Şık'ın haksızlığa uğradığını öne sürenler, aynı mantığı Aziz Yıldırım'a da uygulamalı.İçinden geçtiğimiz günlerin baş döndürücü gündeminde, ilk günlerdeki ivmesini kaybetmiş gibi gözükse de, yine canlanmaya aday 'şike soruşturması' da var. Eyüp Can, önceki gün üzerinde fırtınalar kopması gereken önemde bir yazı yazdı; anlaşılan o baş döndürücü gündem içinde kaynadı gitti ya da öyle olması istendi. Yazısının son bölümünde "Şimdi gelelim soruşturmanın derinleşmesi için 'Türkiye'de futbolun 13 yılını anlatacağını' avukatı aracılığıyla açıklayan Aziz Yıldırım'ın geçen hafta kim için 'en başta yanar' dediğine... Milli Takım. Yanlış duymadınız... Aziz Yıldırım 'Konuşursam herkes yanar... En başta da Federasyon ve Milli Takım' derken ne kastetti?" diyordu. Sanırım, Eyüp Can, 'ne kastettiğini' biliyordur. Futbol dünyasına aşina olanlar, zaten Milli Takım'ın 2008 Avrupa Şampiyonası'na nasıl gittiğine ilişkin spekülasyonları duymuşlardı.

TUTUKSUZ YARGILANSALAR NE OLUR?

Burada duralım ve Eyüp Can'ın daha önceki şu satırlarına bakalım:
"... 'Aziz Yıldırım konuşsun ama...' birçok soruşturma gibi bu soruşturmada da başından beri yanlış giden çok önemli iki şey var. Bir, suçlamanın niteliği inandırıcılıktan uzak. Çünkü Aziz Yıldırım sadece şike yapmakla suçlanmıyor, 'şike maksadıyla silahlı örgüt kurmak ve bu örgütün lideri' olmakla suçlanıyor. Tipik bir Soğuk Savaş yargı mantığı...Her türlü teşekkül hemen örgütlü suç kapsamına sokuluyor. İkincisi, illa da tutuklu yargılama inadı. Sadece Aziz Yıldırım değil soruşturma kapsamındaki birçok kişi tutuksuz yargılansa ne olur?"

YARGISIZ İNFAZ

Yıldırım'ın gözaltına alınmasından hemen sonra "Bu gerçekten Şike Operasyonu mu?" başlıklı yazımda, esas olarak, anlatmak istediğim buydu. Geçersiz olduğu birkaç gün içinde ortaya çıkan iddiaları 'deliller ve kanıtlar' diye emniyetten alarak, çarşaf çarşaf yayımlayarak, daha Yıldırım'ın ifadesi bile alınmadan medya üzerinden servise sokulmasını 'psikolojik harekât' ve 'hazırlık soruşturmasının gizliliğini ihlal' olarak nitelemiş ve 'yargısız infaz' gerçekleştirildiğini savunmuştum.
Hukuk ihlal edilerek 'adalet'e ulaşılamayacağını da ilave etmiştim. O günlerde 'Temiz Toplum' ve sözde 'etik' yanlısı olanlar, hukuksuzluğa işaret ettiğim için, işi gücü bırakıp yazılar döşenmişti. 'Fenerbahçelilik ile gazetecilik arasında tercih yapmam' gerektiğini söyleyen de çıktı; kendilerinin birer 'ateşli Fenerbahçe karşıtı' olduklarını unutup gizleyerek. 'Hukuk kaosu' yaratılarak 'Temiz Toplum'a gidiş bir yana, toplumun daha da kirletilmiş olduğunu göremediler.

TÜRK FUTBOLUNA ŞİKEYİ ÖĞRETEN KULÜP G.SARAY

Yıldırım'ın avukatlarından Faik Işık, Neşe Düzel'e verdiği, iki gün Taraf'ta yayımlanan röportajında ve CNN Türk ekranındaki uzun söyleşisinde masayı tersine çevirdi. Işık, Fenerbahçeli değil, üstelik Tayyip Erdoğan'ın da avukatı. Başbakan'ın okuduğu şiir nedeniyle mahkum olduğu davanın avukatı idi.
Uzun açıklamalarında, medyanın geçiştirdiği önemli bir nokta var: "Türk futboluna şikeyi öğreten kulüp, şu anda soruşturma altında değil" dedi. Galatasaray'ı kastettiğini anlamayan, herhalde, yok. Kastedilenin, 1992-1993 sezonunun son haftasında Galatasaray'ın Ankaragücü'nü 8-0 yendiği maç olduğunu anlamayan da herhalde yok. İş son maça ve averaja kalmıştı. Beşiktaş, son maçı, İstanbul'da Gençlerbirliği ile, Galatasaray ise Ankara'da Ankaragücü ile oynayacaktı. Beşiktaş, kazanmasına 3-1 kazandı ama Galatasaray, görülmemiş bir skorla, hem de deplasmanda 8-0 kazandı. Maçın ilk yarım saatinde, 4-0'lık üstünlük sağlamıştı bile.

DENİZLİSPOR MAÇI

Peki, 2005-2006 sezonunda, Fenerbahçe'nin olaylı ve normalde oynatılmaması gereken son maçta Denizlispor'la 1-1 berabere kaldığı maça ilişkin, yıllardır, 'teşvik primi' söylentileri ayyuka çıkmıştı. Denizlispor'a şike primi verildi mi? Verildiyse kim verdi? Hatırlatalım, o sezon, son maçta Galatasaray şampiyon olmuştu.Futbol Federasyonu'nda 'disiplin kovuşturması' için zamanaşımı süresi 20 yıl. Yıldırım, Türk futbolunun 13 yılını anlatacağını söylüyor; 20 yıl kadar geri gitmek mümkün.

TOPU YARGIYA ATMAK

'Bu gerçekten Şike Operasyonu mu?' yazısında, merkezine Fenerbahçe'yi alan soruşturma ile adaletin yerine getirilemeyeceğini belirtmiştim. Aynı kanıyı, daha da güçlü biçimde muhafaza ediyorum. Hiç kimse, beni ve benimle birlikte milyonlarca kişiyi Yıldırım'ın 'silahlı örgüt kurucusu' olduğuna ve Fenerbahçe'nin bu yıl elde ettiği şampiyonluğun emek ve alın teri ile sahada kazanılmadığına ikna edemez. Fenerbahçe'nin her maçını seyrettim. Her maçın arkasında ve içinde nasıl bir emek ve alın teri bulunduğunu gözlerimle, milyonlarca kişiyle, birlikte gördüm.

TUTUKLANMALAR ADİL Mİ?

Bu kanımı edince, Nedim Şener ve Ahmet Şık'ın durumları hatırlatılıyor. Şener ve Şık'ın tutuklanmalarının 'adil' olduğunu kim söyledi ki? Kaldı ki, kendilerine isnat edilen suç, geçerli olsa bile, 'tutuklu yargılanmaları'nı gerektirmiyor.
Şener ile Şık olayı, 'Ergenekon davasının sürdürülebilirliğini adeta imkânsız hale getirdiği için' Savcı Zekeriya Öz'ün başını yemedi mi? Her şey yolunda gidiyordu da Öz niçin o görevden alındı dersiniz?

YILDIRIM'IN VE DİĞERLERİNİN DURUMU AYNI

Şener ile Şık için 'haksızlığa uğradıklarını' ileri sürenler;yani 'silahlı örgüt üyeliği' aynı mantıkla Yıldırım'ın ve diğerlerinin de 'haksızlığa uğradığını' peşinen kabul etmeli. Durum 'özü' itibariyle farksız. Toplumu inandıramazsanız, adaleti sağlayamazsınız. Adaleti yerine getirmiş olmazsınız. "Olay yargıda" diyerek işin içinden sıyrılamazsınız.

BURADA SAKATLIK VAR

İşin sportif yönü, Futbol Federasyonu Etik Kurulu'nun elinde. 29 klasör, bir karara varması için TFF'ye (Türkiye Futbol Federasyonu) gönderildi. O da 5 hukukçudan oluşan Etik Kurulu'na devretti. Karar bekleniyor. Burada da 'sakatlık' var: CMK'ya göre 'gizli' yürütülmesi gereken soruşturma daha tamamlanmadan, 'belgeler' başka bir kuruma gönderiliyor. Bu nasıl iş? Kimisi tutuklu, 'şüpheliler' ve savunma avukatları, neyle suçlanıldığını, bilmiyorlar, 'belgeler'i görmemiş durumdalar ve 'gizli soruşturma' Türkiye Futbol Federasyonu Etik Kurulu'nun elinde.
Hani, hukuken, o belgeleri Başbakan bile göremezdi?

ADALETSİZLİK SORUN ÜRETİR

Türkiye'de yargı işleyişi bu kadar sorunlu iken, TMK, TCK ve CMK, hiçbir demokratik ülkeye izah edilemeyecek feci maddeler ile doluyken, bu ülkede sorun eksik olmaz. 10 gün kadar sonra, 2 Ağustos'ta bir başka 'hukuk ve yargı kamburu' ile, Diyarbakır'da KCK davası ile buluşacağız. Olumsuz bir kararın yol açacağı siyasal sonuçları düşünmek bile istemiyoruz.

TOPLUMSAL SONUÇLAR BİLE SOLDA SIFIR KALIR

'Şike Operasyonu'nun başından beri yanlış giden 'şeyler'inin yol açtığı 'toplumsal sonuçlar' bile solda sıfır kalabilir. AK Parti iktidarı, '12 Eylül referandumu'na 'yargı reformu'nun tamamlanması olarak yaslanamaz; yüzde 50'lik seçmen desteğinin rehavetine kapılamaz. Önünde acilen, CMK, TCK ve TMK'nın yeniden ele alınmasını gerektiren bir 'hukuk' ve ayrıca 'yargı reformu' var.
Adaletsizlik, sorunların temelidir. Malum, 'Adalet Mülkün Temelidir'.

Spor Haberleri

Ankara Keçiörengücü'nden taraftara destek çağrısı
Ankara Keçiörengücü dolu dizgin
Ankara Keçiörengücü Erzurumspor maçı hazırlıklarına başladı
Başkent ekibi hırslı çalıştı
Aktepe Stadı'nda ilk antrenman