Oray Eğin özür diledi

Oray Eğin bugünkü köşesinde Oda Tv iddianamesinde yer alan konuşmalarıyla ilgili herkesten özür diledi..

Odatv iddianamesinin ek klasörlerinde bir numaralı sanık Soner Yalçın ve Akşam gazetesi yazarı Oray Eğin'in telefon konuşmaları da yer aldı.

Teknik takibe takılan görüşmelerde Ahmet Hakan, Soner Yalçın, Oray Eğin, İsmail Küçükkaya ve Fehmi Koru'nun adları geçerken en dikkat çekici diyaloglar ise Soner Yalçın ve Oray Eğin arasında geçiyor..

2 gündür sessizliğini koruyan Oray Eğin, bugünkü köşesinde konuşmalarla ilgili, biraz da pornografik, bir yazı kaleme aldı ve kırdığı, üzdüğü, sevdiği ve önemsediği insanlardan samimiyetle özür diledi.

Eğin'in, bugünkü köşesinden sonra yıllık izine ayrılacağı da yazısının sonunda belirtildi.

İşte Eğin'in o özür yazısı:

Ben bu geneleve 16 yaşında düştüm. Kapıdan girer girmez içerisinin tahmin ettiğimden bile daha kirli, tavizlere daha açık olduğunu anladım. Fakat içeri bir girdin mi bir daha çıkamıyorsun. Bakire kalacağımı düşünecek kadar aptal değildim tabii ki, ama kendimi 'Ruhuma asla!' diye teselli ettim, buna sadık kalmaya özen gösterdim.

Hiç kimseden hamile kalmadım..

Gazeteciliğin herkesle yatağa girip kimseden hamile kalmamak olduğunu da erken yaştaki tecrübelerimden öğrendim. Hiç kimseden hamile kalmadım. Kalmam da.

Hayatım boyunca ne olmak istemediğimi biliyordum: Hep sürüden ayrıldım, hep isyan ettim, hep kötü çocuk damgası yedim. Önümden omurgalarını, kimliklerini, kişiliklerini kaybedenleri görünce seçtiğim yolun ne kadar doğru olduğuna karar verdim.

Ruhuma asla sahip olamadınız. Fakat tahmin edilemeyecek ölçüde safmışım... Palazlanmam, arkamı kollamam, kimseye güvenmemek gerektiğini sonradan anladım. Bu yolda tek başınasın çünkü. Ne kadar yalnızsan da o kadar özgürsün.
Çomak soktuğum bir düzenin bana karşı yaptırımları olabileceğini, yerinden sarstıklarımın, canlarını yaktıklarımın bir pusuda saldırmak için avını beklediğini hesaplayamadım.

Bedelini fena ödedim

Bu mesleği yapmanın bedelini fena halde ödedim. Kendime özel bir önem atfetmek istemiyorum ama özel hayatı benim kadar didik didik edilen, mahremiyetine tecavüz edilen bir kişi daha göremiyorum: Ev adresim, telefon numaram, askerliğim, aşk hayatım, bana ait en mahrem bilgiler, başıma gelen adli vakalar, mağdur olduğum durumlar bile beni vurmak için ortalığa saçıldı.
Bu mesleği yaparken bir cam odada yaşamaya mahkum bırakıldım, çırılçıplak kaldım.

Çıplak fotoğraflarımın da yayınlanmasını bekliyorum

Yarın öbür gün bir sabah uyanıp İnternet'te çıplak fotoğraflarımın yayımlanmasını bekliyorum şimdi. En yakın arkadaşımla en mahrem konuşmalarımı ortalığa saçanlardan bu da beklenir.

Bütün bu tezgahın neden kurulduğunu biliyorum. Yazı yazmamın, gazetecilik yapmamın, gerçeklerin peşinden koşmamın, kurdukları kirli düzene itiraz etmemin önüne geçmek isteniyor. Verdiğim rahatsızlığın bedelini belaltı saldırılarla ödetmeye çalışıyorlar.

Psikolojik savaş

Yıllardır sistematik bir şekilde bu psikolojik savaşı uyguluyorlar. Didik didik ettikleri hayatımda tek bir leke, tek bir lekenin yansıması, bir tek iz bile yok ama. Kurmaya çalıştıkları her türlü bağlantı çöktü, her türlü taktik ellerinde patladı.
Tutundukları son dala bakıyorum: Özel telefon konuşmalarım. Bir öfke patlamasını, karşılıklı gaza gelmeyi, belki çocukluğu, belki megalomaniyi 'komplo' diye yutturmaya çalışıyorlar.

Hepimizin belli sınavlardan geçmesi gereken olağanüstü dönemler gelir çatar bazen. Bu kalleş günler de böyle.

Hangisi daha çirkin

Önemli olan bu sınavı nasıl vereceğimiz: Benim özel konuşmalarımın içeriği mi daha çirkin, yoksa bu iğrenç oyunu tezgahlayanların yaptıkları mı? Özel konuşmalara bel mi bağlayacağız yoksa oyunu tersine mi çevireceğiz?
Asıl bu pornografiye savaş açılması gerekiyor.

İstedikleri ortada: Herkes birbirine düşsün, dostluklar bozulsun, aileler dağılsın, iş ilişkileri sarsılsın, sonunda da hepimiz teslim olalım, yenilelim isteniyor. Böylece onlar da kendi sürülerini gütmeye devam etsin.

Bunlar Doğu Alman yöntemleri

Gazetecilikte ısrar eden herkesin burnundan getirmeye niyetliler kısacası...
Binlerce sayfa konuşma kayıtlarının arasında evlilikler, özel ilişkiler, arkadaşlıklar hakkında yüzlerce 'parça tesirli bombanın' cımbızla özel olarak yerleştirilmesinin başka bir açıklaması olabilir mi? Hayatları darmadağın etmek istiyorlar.
Adını koyalım, bunlar Doğu Alman yöntemleridir, kurulan bir Stasi düzenidir bu topraklarda.

Kimin yaptığını anlamak zor değil

Uzaktan bakınca bile kimin gerçekten komplo yaptığı, kime tuzak kurulmaya çalışıldığını anlamak hiç güç değil. Sırtlarını polise dayayanlar, telefonlarımızı dinleyenler, hayatları bize dar edenler, teknolojik harp oyunları oynayanlar, evlerimize kablolar, kameralar, bilgisayarlarımıza 'büyük ağabeyler' yerleştirenler; kısacası bu dev sistem karşımızda.

Kimseye verecek hesabım yok

Buna karşı hepimiz bir başımızayız. Ama biliyorum ki o Berlin Duvarı gün gelir çöker. Başkalarının çirkin tezgahı yüzünden hiç kimseye verecek hesabım yok. Eğer bir bedel ödemem isteniyorsa, eğer bu komployu tezgahlayan papier-mache kaplanların önüne et atılacaksa da atılsın, ben yolumdan dönmem. Ama bu geçici zaferin tadını da sonsuza kadar çıkaramazlar, onu bilsinler.

Benimle hiçbir ilgisi olmamasına rağmen...

Tamamen mahremiyetim deşifre edilmiş, hayatımıza tecavüz edilmiş olmasına rağmen...

Telefondaki konuşmalar iki arkadaşın arasındaki geyik muhabbetinden ibaret olsa da...

Samimiyetle özür diliyorum

Tamamen özel konuşmalar olsa da, iki kişi dışında hiç kimseyi ilgilendirmese de dolaylı olarak hesapsızca kırdığım, üzdüğüm, sevdiğim ve önemsediğim insanlardan samimiyetle özür diliyorum. Onlara karşı boynum kıldan ince; başkalarının kırdığını tamir etmek için her şeyi yapmaya hazırım. Bunu başarırım da.

Bana hayatımın en mahçup gününü yaşatanlar utansın

Ne suçüstü yakalanmışlıkla, ne ardında başka hesaplarla ilgisi var.
Bu benim insani görevim, borcumdur artık. Gün gelecek bu kirli dönemin mimarları da hepimizden özür dileyecekler. Ben değil, bana hayatımın en mahcup gününü yaşatanlar utansın.

 

Gündem Haberleri

Hem devleti hem cemaati idare edenler var