1. HABERLER

  2. KÜLTÜR-SANAT

  3. Muhalifiz provokatör değil
Muhalifiz provokatör değil

Muhalifiz provokatör değil

Leman Sam, kızları Şevval ve Şehnaz ile Radikal gazetesine röportaj verdi.

A+A-

Sanatçı Leman Sam, kızları Şevval ve Şehnaz Sam ile verecekleri konser öncesi hayata dair bir söyleşiye imza attı. Söyleşide hayata karşı siyasi duruşları, anne kız ilişkileri gibi birçok konuda Radikal gazetesine konuştular.

İşte o söyleşi:

Birlikte şarkı söylemenin, aynı notada buluşmanın sizi daha çok yakınlaştırdığını düşünüyor musunuz?

Şevval Sam.: Şarkı söylemek bizim için sanki bir konuşma biçimi...

Leman Sam.: Hayatımız boyunca beraber şarkı söyledik. Şimdi bunu sahneye taşıyoruz. Ama genelde Şehnaz ile birlikte konser veririz. Sahnede acayip eğleniriz. Benim ısrarla istediğim bir ska parçası vardır, mesela.

Şehnaz Sam.: Athena’nın Skalonga’sı. Her konserde annem için söylüyorum. Beraber bir dans edişimiz var. Görmeniz lazım.

Şevval S.: Bu konserde de söyleseniz ya. Omuz atarız birbirimize! Şehnaz, sen Amy söyleyeceksin değil mi konserde?

Şehnaz S. : Bilmiyorum, olabilir. ‘Je T’amie’i söylemeyi düşünüyorum.

Leman S.: Ama onu ilk konserde de söylememiş miydin?

Sahnede rol dağılımı var mı?Toparlayan kim, neşelendiren kim?

Leman S.: Daha deneyimli olduğum için birlikte verdiğimiz ilk konserde ufak müdahaleler, toparlamalar yapmış olabilirim. Programlı olmaktansa akışına bırakıyoruz.

Şehnaz S: Birtakım ufak sürprizlerimiz oluyor. Şehnaz mükemmel saksofon sesini taklit eder mesela. Küçükken de yaptırırdık.

Leman S.: Yaptırırdık değil, ben yaptırırım zorla.

Şevval S.: Ya da hicranlı keman...

Yaş ne zamana denk geliyor?

Şehnaz S.: Beş, bilemedin altı.

Leman S.: Yaklaşık yirmi sene önce Günay’da benim sahneme çıkıp kendi bestelerini çift ses söylemişlikleri var.

Şevval S.: O saatte küçük çocukların sahnede işi neymiş ya?

Şehnaz S.: Sahnedeyken “Hani kız kardeşinizle söylediğiniz parça var ya...” diye istek geliyor. Yeni albüme koymayı düşünüyorum.

Leman S.: Konserimizde önemli olan eğlenmek ve eğlendirmek.

Samlara misafirliğe gitmek gibi...

Leman S.: Hatta bunu sahne dekoruna da yansıtmak var aklımda.

Şehnaz S.: O yıllara ait esprili eşyalar bulsak? Merdaneli makine mesela... Küçük, siyah-beyaz televizyonumuzu koysak ya...

BİZİ BİR ARADA TUTAN ŞEY KAN BAĞI DEĞİL

Belki de annenizin terk edişinden, kardeşinizle konuşmamanızdan ötürü kan bağına inanmayan birisiniz. Kızlarınızla yakınlaştıkça aile kavramına bakışınız değişti mi?

Leman S.: Bizim ilişkimizin kan bağıyla hiçbir ilgisi yok. Bizi bir arada tutan şey kan bağı değil.

Şevval S.: Leman Sam annem olmayıp normal şartlarda tanıdığım biri olsaydı, arkadaş olarak seçerdim.

Leman S.: Gerçi Şehnaz bundan başta hoşlanmadı. “Ben evde kek yapan anne istiyorum” derdi. Haklı tabii...

Şehnaz S.: Yapıyordun arada...

Leman S.: Yok, sen daha fazla elini önlüğüne silip, “Ah, kim gelmiş? Hoşgeldin kızım. Sana da yemek hazırlayayım mı?” annesi isterdin.

Şehnaz S.: Bu biraz da anneyi kendi mülkiyetinde görme isteğinden.

Leman S.: Aileye bakışım hiç değişmedi. Büyük aile sevmem. Aile mevhumu ve evlilik bana göre değil.

AİLE KAVRAMI KÜLFET GİBİ GELİYOR

Fena mı oldu? Sağında biri, solunda diğeri, iki kızınızla berabersiniz...

Leman S.: Kızlarımla aile gibi değiliz ki. Teyze, dayı, kuzen kavramlarından yoruluyorum. Külfet gibi geliyor.

Şevval S.: “Yemek yapsın, peşimizden koştursun” gibi beklentim hiç olmadı. Şehnaz’ın vardı. Anneliği rehberlik olarak görüyorum. Çocuğa rehberlik etmek, gerçek annelik.

Şehnaz S.: Hâlâ, yakın bir akradaş gibi her şeyi birbirimize sorarız.

Boşanmanızı da sormuşsunuz kızlarınıza...

Leman S.: Şevval çok küçüktü, Şehnaz’a sormuştum. “Beraber ama sürekli kavga eden mi yoksa ayrı ama arkadaş kalan bir anne-baba mı istersin?” “Hemen boşan” dedi bana. Onayı aldığım gibi boşanmaya kalktım. Bu sefer koca boşamadı beni.

KIZLARIM BANA ANNELİK YAPTI

İkiniz de annesiniz. “Anne olunca anlarsın” lafını doğruladınız mı?

Şevval S.: İnsan, hayatının kendi bakış açısından ibaret olmadığını anlıyor. Karşılıksız, olduğu gibi sevmeyi keşfediyorsun. Keşfettikçe dönüp annenle olan ilişkini daha farklı tanımlaya başlıyorsun.

Leman S.: Kızlarım bana çok annelik yapmıştır. Çocuklarımı dünyaya getirdim ama onlar benim malım değil. Ben sadece aracıyım.

Kariyeriniz yıllarca tevazu ve zarafet sıfatlarıyla taçlanmış. Bu tabirler günümüz starlık, şöhret kavramıyla örtüşmüyor.

Şevval S.: Zarafet, doğru bir tespit. Kuğu gibisin anne. Bir de bana bak! Kambur kambur dolanıyorum...

Leman S.: Bu ‘tevazu’ lafını da çok işitiyorum. Birinin tevazu gösterebilmesi için çok bilge olması gerekir.

Şevval S.: Hormonlu domatesler çıktıktan sonra normal domatesi alkışlar olduk. Tevazu olması gereken bir şeyken, altı çizilen bir kavram oldu. ‘İlk günden tavrımı koydum’

Olduğunuz gibi olma hali, taviz vermemeyi de getiren bir şey mi?

Leman S.: Ekşi Sözlük’te en son hakkımda ‘Asilik abidesidir. Ölünesidir.’ demiş. Çok güldüm. Sürekli muhalefette olmam hem mesleğimin, hem karakterimin getirdiği bir durum.

İLK GÜNDEN TAVRIMI KOYDUM

Sizin mesleğinizi yapıp da etliye sütlüye bulaşmayan ya da rüzgara göre yer değiştiren çok.

Leman S.: Tercih meselesi. Bu bir risktir ve ben bu riski yolun başında aldım. Sahneye ilk çıktığımda yaptığım müzik ve giydiğim kıyafetle devrim yarattım. Herkes kocaman küpeler, allı şallı tuvaletler giyerken ben kotla, kasketle, kamuflaj elbiseleriyle çıkıyordum. Bir gün, konser öncesi emniyet müdürü belindeki silahı çıkarıp “Al bari bunu da tak, tam olsun” demişti. Modacı kızcağız haber yollamış, “Giysi alacacak parası yok herhalde. Ben yardımcı olayım” diye.

Hiç umurunuzda değil mi o kısa ve havalı saçlar, şıkır şıkır kıyafetler?

Leman S.: Asla. Siz benim yumuşak baladlar söylediğim zamana denk gelmiş olabilirsiniz ama deri pantolonlar, zincir bileklerle protest rock söylerdim. İlk günden tavrımı koydum. Herkes kabullendi. En güzel şey de hiç değişmemem.

Kızlarınıza da akmış bu durum.

Leman S.: Farklı olabilirler mi? “Ay şekerim, trendy ne var?”larla örülü değil hayatları. Onlar da muhalafette duran, düşünen insanlar. Hoş, onlar kendilerini koruyabiliyor. Ben beceremiyorum. Müthiş bir bilgi açlığım var. Sürekli okuyorum. En son Rize’de HES ile ilgili bir konuşmaya katıldım. Bir gazeteci hemen “Her şeye maydanoz Leman Sam da oradaydı” diye yazmış.

Şehnaz S.: Muhalif olunca onlar da olacak tabii.

Tarkan’ın “O sanatıyla ilgilensin” diye Çevre Bakanı’ndan ayar yemişliği var. Müzisyenlerin politik görüş, toplumsal fikir beyan etmesi hâlâ bir tabu olarak görülüyor.

Şevval S.: Kitleleri peşinden sürükleyenlerin farkındalığı da yüksek oluyor. Daha geniş çerçeveden bakarak, hesaplı cümleler kurarak toplumu etkilemeli.

Leman S.: Türkiye gibi bir ülkede konuşup, fikrinizi beyan ettiğiniz zaman bedeli çok ağır olabiliyor tabii.

BİZ MUHALİF DURURKEN PROVAKATİF DURMUYORUZ

Siz ağır bedeller ödediniz mi?

Leman S.: 12 Eylül dönemi biraz sıkıntı çektim. Sonra hep nasıl sıyrılacağımı bildim.

Şevval S.: Biz muhalif olurken provokatif durmuyoruz. Bir milliyetçilik, başka bir milliyetçiliği provoke eder, bir ideoloji diğerini doğrurur. Önemli olan bütün bunlardan sıyrılıp insan olmanın ne anlama geldiğine dair barışla süslenmiş bir laf etmeniz.

BARIŞ DESEK KÜRTÇÜ ŞEHİT DESEK MİLLİYETÇİ OLUYORUZ

Üstelik toplum olarak taraf olan değil de olay bir adım geriden barış odaklı bakabilen, objektif bakışlara ihtiyacımız var.

Şevval S.: Ama sürekli bir etiketleme ihtiyacı var insanımızda. Öyle değilsen böylesin. “Barıştan yanayım. Kürtler de kardeşimiz” diyorsun, adın Kürtçüye çıkıyor. Ağzından ‘Şehitlerimiz’ lafı çıkıyor, hop milliyetçi oluyorsun. Bir adım ötesini düşünmeden ezber cümleler kuruluyor. Kimsenin de öyle etraflıca kafa patlattığı yok. Onun için düşünen insanlar var zaten

Leman S.: Tabii canım. Millet ‘Aman dizimi kaçırmayayım, Twitter’dan geri kalmayayım, son model telefonu ilk ben alayım’ derdinde. 

Bu haber toplam 6100 defa okunmuştur
Etiketler :

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.