1. HABERLER

  2. GÜNDEM

  3. Cemil İpekçi: Erkekler çarşaftan da tahrik oluyor
Cemil İpekçi: Erkekler çarşaftan da tahrik oluyor

Cemil İpekçi: Erkekler çarşaftan da tahrik oluyor

İpekçi, "Artık erkekler çarşaftan da tahrik oluyor. Erkeğin tahrik olma sorunu var bu memlekette" dedi.

A+A-

Habertürk Gazetesi'nden Kutlu Esendemir'in Cemil İpekçi ile yaptığı röportaj: Kadın vekillerin Genel Kurul'a pantolonla girmesi tartışması sürerken modacı Cemil İpekçi, 'tahrik' ve 'giyinme' kültürünü değerlendirdi: "Çarşaflısı da öldürülüyor, çarşafsızı da öldürülüyor. Erkeğin tahrik olma sorunu var bu memlekette..."

TAHRİK VE GİYİNME

Gün geçmiyor ki; Türkiye'de kılık kıyafetle ilgili bir sorun gündeme oturmasın. 1 Ekim'de açılan Meclis'te de bunun bir örneği geçen hafta yaşandı. Kadın vekillerin Genel Kurul'a pantolonla girmesine olanak sağlayan içtüzük değişikliği teklifi geri çekilmek zorunda kaldı. Bunun nedeniyse BDP'nin erkeklerde kravat zorunluluğunun, kadınlarda da türban yasağının kaldırılmasına ilişkin önerge vermesiydi.

Yaşanan bu krize, Yeni Akit Yazarı Nusret Çiçek "Sokaklar, dar pantolon giyen kadın popolarıyla iğrenç bir manzara sergilerken, benzer manzaralar Meclis çatısı altına taşınıyor" sözleriyle katıldı ve tepki topladı. Konu "giyinmek" olunca, bu konuda söz söyleyebilecek en önde gelen isimlerden biri, kuşkusuz ünlü modacı Cemil İpekçi'ydi. İpekçi'yle, son günlerin en tartışmalı konusu "tahrik" ve "giyinmeyi" konuştum.

Vekil kadınların pantolon serbestisinin rafa kalkmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bizde temel sorun şu: Sorunlar bizim ülkemizde kadınların kıyafetleri üzerinden konuşuluyor. Çünkü bu ülke kadınını eziyor. Kadın üzerinden prim yapılıyor. Ülkemizde kadınlar, haklarını kazanmış değil. Bu da, kadınlarımızın yüzünden. Kadınlar birleşip, Cumhuriyet mitingleri gibi, "kadınlar mitingi" yapsa, 2 gün de greve gitse, sokaklara dökülseler yer yerinden oynar. Türbanlısı, türbansızı bir arada tabii. Çünkü türbanlısı da öldürülüyor, türbansızı da, çarşaflısı da. Geçen dönemlerde engelli milletvekillerimiz oldu. Engellerine göre giyimlerinde değişiklik olmuştu. Ama onları tartıştık mı? Hayır. Çünkü onlar erkeklerdi.

ERKELER ÇARŞAFTAN DA TAHRİK OLUYOR

Bazen hayal edilemeyecek sözler de duyuluyor bu konuda kimi erkeklerden.
Geçen bir toplantıya katılmıştım. Bir beyefendi; daha önce hâkimlik, savcılık da yapmış. "Kadınların pantolon giymesi erkekleri tahrik ediyor. Kadın ölümlerinin çoğu da bundan" dedi. Bu beyefendi, mesleğini yaparken, o eşleri tarafından öldürülen kadınların katil kocalarına, "tahrik edildi" diye ne kadar az ceza vermiştir! Bakar mısınız kadın hâlâ tahrik eden bir varlık. Çarşaflısı da öldürülüyor, çarşafsızı da öldürülüyor. Bırakın bunu E-5 karayolu çarşaflı hayat kadınlarıyla doldu. "Çünkü artık erkekler çarşaftan da tahrik oluyor" diye. Erkeğin tahrik olma sorunu var bu memlekette. Kadınların ne suçu var? Erkek, kadının varlığından tahrik oluyor artık. Ne yapacağız? Hepsini öldüreceğiz, hepsini eve mi tıkayacağız?

'HER BÖLGENİN KADINI FARKLI'

Kadına şiddet bölgesel farklılıklar gösteriyor mu?
Tabii. Bizim Karadeniz kadınının başı bağlıdır ama tehdit geldiğinde çeker adamı alnından vurur. Hakkını korur, kişiliğini sana yedirmez. Ege'deki erkek de farklıdır, kadın da. Ege kadını edasıyla, işvesiyle erkeği alıp götürmüş, sindirmiştir. Akdeniz kadını da öyle. Trakya kadını da kendini dövdürten bir kadın değildir. Kadın şiddetinde temel sıkıntı Güneydoğu ve Orta Anadolu'da.

Meclis'te kadın vekillerin pantolon giymesine olanak sağlayan içtüzük değişikliğinin Anayasa Komisyonu'na geri çekilmesi zamanın ruhuna uygun düştü mü?
Çağdaş kelimesinin karşılığı "çağına uygun" demektir. "Çağına uygun giyim" dediğiniz anda zaten bugün bizim Cumhuriyetimiz dahil pek çok devlet yanlış yapıyor. Artık bu çağ, hızlı bir çağ. Bu çağda giyinme hürriyeti var. Pek çok çağdaş parlamentoda, mesela Hollanda'da kravat takan da var, takmayan da var. Başka parlamentolarda yerel kıyafetleriyle gelen de var.

BDP'nin Meclis'e kravat takma ve başörtüsü serbestisini gündeme taşıması yerinde miydi?
Liberal bir çıkıştı. Pantolon kadar, türban da bir örtünme biçimi. Türbana ideolojik bir araç olarak da bakmıyorum. Kaldı ki ideolojik de olabilir. O zaman siz de rozet takmayın. BDP'nin getirdiği öneri çok doğaldı.

Kravat nasıl bir aksesuvar?
Hayatta sevmedim. Ama erkeklerin, 18. yüzyıl İngiltere'sinde gömleğin içinde böyle boynuna şal gibi bağlama şekillerini çok hoş buldum. Gençliğimde taktığım çok zamanlar oldu. Yular gibi duruyor. Bugün de takmak zorunda kalsam komiklerini tercih ederim. Kravat, bir medeniyet ve çağdaşlık göstergesi değildir. Medeniyeti, kravat takmaya bağlarsanız; o medeniyete vahh!

'Erkeklik buysa, İskoç erkekleri kadın mı?'

Meclis'te erkeklerin giyimi nasıl?
Hiç bakmıyorum. O kadar aynılar ki. Lacivert, koyu kahverengi, gri, çizgili takım elbise. Açık renkli gömleği. Biraz renkli kravatı. İş dünyası da öyle. Erkeklik buysa, İskoç erkekleri kadın mı? İskoç erkekleri eşcinsel mi? Çoğunluğu eşcinsel olsa bu kadar mahsul veremez, çoğalamazlardı. Herifler etek giyiyorlar. Hintliler, belden aşağıya örtü bağlıyorlar, Araplar yere kadar uzun entari giyiyorlar diye kadın mı? Erkek olmak, takım elbise, kravatla mı? Ya da küfürle mi, kavgayla mı? Belden aşağı mı koyuyorsunuz erkekliğinizi? Belden aşağıda gül çıkmıyor. Ne çıktığı belli. Milletçe bel altında dolaştığımızdan doğru dürüst bir yere gidemiyoruz. Burnumuz pislikten çıkmıyor. Hep şekillerdeyiz.

'Beyni gelişmeyen insanda yemek ve seks öne çıkıyor'

Bir erkek, bir kadından ve onun giyiminden neden tahrik olur?
Cinsel problemleri olan insanların ileri sürdüğü şeydir bu. Sizin cinsel hayatınız sorunluysa, sizin kendinizle bir probleminiz varsa, bu sorunla paralel gidiyorsa, giyimi kuşamı ne olursa olsun bir kadın gördüğünüzde orada hep tahrik unsuru vardır. Cansız mankenlerden tahrik olup tecavüz eden yok mu? Ölülerden tahrik olan yok mu? İnsanoğlunun hayvan olduğunu unutmamak lazım. Beynini geliştirmediği zaman daha çok hayvan kalıyor. Hayvan kaldığı ve gelişmediği sürece de, yemek, içmek ve seks dürtüsü daha önde.

Tabii olan bu noktada kadına oluyor.
Kadın güç olarak zayıf bir varlık. Bir kadın partisi kurulsa ve tüm kadınlara tekvando, judo gibi savunma kursları açsa, bu kursa katılan kadınlar, kendisine karşı biri elini kaldırdığı zaman o herifi yerden yere savurursa onlar da kendine gelebilir. Kadın istese bunu da yapabilir. Ama, kimi kadınların, "Döver de, sever de" demesini anlamıyorum. Belki mazoşist bir tarafı var, belki öğretilmiş bir çaresizlik...

Yeni Akit Gazetesi Yazarı Nusret Çiçek'in, pantolon giyen kadınların poposunun iğrenç bir manzara oluşturduğuna dair sözlerini, bir modacı olarak nasıl değerlendirirsiniz?
Belki de kadınlar aynı sözleri o beyefendi için söylüyorlardır. Kendisinin şekli şemali gözümün önüne gelmedi ama göbeği varsa, "Ayy! Ne kadar iğrenç bir göbeği var" ya da "Pantolonun içinde poposu ne kadar iğrenç duruyor" diye kadınlar da düşünüyordur ama onlar söylemiyorlar. Onun fikrinin böyle olması çağdaş bir fikre sahip demek değildir. Bir sürü şey yetmedi, bir de kadının pantolonuna mı karışacağız? Bir vekilin genel kurulda ne giydiği beni ilgilendirmiyor. Beni ilgilendiren şey bakanların, vekillerin bu memlekete ne kadar hizmet yaptıkları.

Bu yaklaşımlar, erkeğin en önemli giyim aracı pantolonu sahiplenmesinden doğuyor olabilir mi?
Çok affedersiniz; sadece kadın poposundan heyecanlanan bir millet değiliz. Pantolon içindeki erkek popolarından heyecan duyanların sayısı da çok olabilir. Erkekler de pantolon giymesin o zaman.

Ne giyecekler o zaman? Ne bileyim; yere kadar maşlah giysinler o zaman.

'PANTOLON ZAMANIN HIZINA UYAN ÇOK İYİ BİR KOSTÜM'

Siz yaptığınız işlerde pantolonu çok kullanıyorsunuz. Bunun nedeni ne?
Evet. Kadına çok zarafet veren bir şey etek. Fakat şöyle bir şey var: Pantolon bugünkü zamanın hızına çok uygun bir kostüm. Kadın pantolonla daha hızlı, daha rahat hareket edebiliyor. Ayrıca daha sıcak tutuyor.

Siz hafif de olsa işlerinizde dekolte kullanırken, dekoltenin tecavüz gerekçesi olabileceğini savunan akademisyenleri göz ardı ediyorsunuz galiba?
Bunlar tamamen hastalıklı beyinler bence. Aslında bunları bana sormanız gerekmiyor. Yurtdışında bu tip konuşanları hemen müşahede altına alıyorlar. Çünkü bunlar topluma zararlı insanlar. Hitler de okumuştu ama 7 milyon insanı öldürdü. Ülkemin çok ciddi sorunları varken, bu hastalıklı ruhların öne çıkmasını da çok ayıp buluyorum.

'İnsanlar moda denen faşizmi istemiyor'

Şiddetin dili tüm dünyada çok öne çıktı. Bu kültür, moda dünyasına nasıl yansıyor? Saçmalık olarak yansıyor. Son 15 yıldır moda da yok artık. Herkes canı ne isterse onu yapıyor.

Peki geçmiş dönemi nasıl tanımlıyorsunuz?
Moda faşizmi. İnsanlar artık moda denen faşizmi istemiyor. Tıpkı bu Türkiye'deki Kılık Kıyafet Kanunu gibi. Moda da dünya giyim kanunu. Diyor ki; "Bu sene mor, yeşil, sarı giyeceksin. Kısa giyeceksin." İnsanlar, "Hadi be!" dedi, "Ne Şam'ın şekeri, ne Arap'ın yüzü. Ben nasıl istersem öyle giyineceğim." Böyle denilince de her şey var artık. Çünkü insanların hürriyeti giyinmek. Moda, insanları hasta etti mahvetti. Kadınları sokağa döktü, tımarhaneye koydu. Erkekleri sapıttırdı. Çünkü moda varlığını erkeğe de yükledi. İşte body bir vücut olması lazım, boylu bir adam olması lazım diye bir standart getirdi. Zavallı 1.70, 1.60 boyundaki adamlar kompleksten geberdi. Kadın, göğüsleri büyükken küçültmeye kalktı, parası yoksa mahvoldu. Bugün baktığımızda, modanın yok oluşunu daha sağlıklı görüyorum.

Bu haber toplam 2574 defa okunmuştur

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.