
Nuriye Atabey açtı ağzını yumdu gözünü
Gölbaşılı gazeteci Nuriye Atabey açtı ağzını yumdu gözünü. Siyasetten sosyal yaşama, yerel basından belediyeye varana kadar çok çarpıcı açıklamalarda bulunan Nuriye Atabey’in CHP söylemleri, Yusuf Aksakal’ı çok kızdıracak.
Gölbaşılı gazeteci Nuriye Atabey açtı ağzını yumdu gözünü. Siyasetten sosyal yaşama, yerel basından belediyeye varana kadar çok çarpıcı açıklamalarda bulunan Nuriye Atabey’in CHP söylemleri, Yusuf Aksakal’ı çok kızdıracak.
“Gölbaşı’nda CHP mi var’ diyen Atabey, ‘CHP’lileri arayanlar gitsinler Artvinliler derneğinde bulsunlar’ ifadelerini kullanarak, CHP Gölbaşı İlçe Örgütüne sert sözlerle yüklendi.
Her fırsatta Gölbaşılı olduğunu ve Gölbaşılı olmaktan gurur duyduğunu belirten Gazeteci ve Yazar Nuriye Atabey gazetemize çok çarpıcı açıklamalarda bulundu. Mesleki yaşamının dünya tatlısı oğlu ile vakit geçirmeyi seven Nuriye Atabey ile Karaoğlan Mahallesi’nde ki Atlas At Çiftliği’nde karşılaştık.
Gölbaşı ve Gölbaşı siyaseti üzerine söyleşi yaptığımız Atabey, gönül verdiği CHP’nin Gölbaşı’nda ki konumu hakkında birçok kişi kızdıracak açıklamalar yaptı. Gölbaşı’nda CHP mi var’ diyen Atabey, ‘CHP’lileri arayanlar gitsinler Artvinliler derneğinde bulsunlar’ ifadelerini kullanarak, CHP’ni ağır bir dille eleştirdi.
Siyasetin içinde de aktif olarak rol oynamış ve 2004 yılında CHP’den Belediye Başkanlığı için aday adayı da olan Atabey, yaptığımız söyleşide Gölbaşı siyaseti, STK’lar, basın, yerel yönetimler hakkında değerlendirmelerde bulunarak, bazı kesimleri de kızdıracak açıklamalarda bulundu.
İşte Gazeteci ve Yazar Nuriye Atabey ile yaptığımız söyleşi ve ayrıntıları…
Gölbaşı denildiğinde aklınıza ne geliyor?
Gölbaşılı olmak ayrıcalık. Neden ayrıcalık? Diğer ilçede olanlar alınganlık göstermesin çünkü bir ilçe düşününki başkente 10 dk mesafede olacak, yüzme havuzları, sosyal aktivitelerde bulunacağız mekanlar yer alacak. 2 tane at çiftliği var, hobi bahçeleri var, sebze meyve yetiştirebiliyorsun. Bir insan yaşama dair ne arıyorsa Gölbaşı’nda var. o yüzden Gölbaşı’nda yaşamak ve Gölbaşılı olmak bir ayrıcalık. Gölbaşı ile ilgili bunları söylediğimde bana fanatik milliyetçilik yapıyorsun diyorlar. Ama karşı tarafında söyleyecek bir şeyi olmuyor. Gölbaşı ilerleyen yıllarda çok hızlı gelişecek ve bunu göreceğiz. Önümüzdeki 10 yıl içerisinde birçok yerden fazla nüfusu olacak il nüfusunu geçecek. Şu anda da pek çok ili geçmiş durumdayız. Gölbaşı müthiş bir duruma gelecek.
Gölbaşı Festivali ile ilgili düşünceleriniz nelerdir?
Sayın Belediye Başkanı Yakup Odabaşı festivali devam ettirmekle çok güzel bir şey yaptı. Önceki dönem Belediye Başkanı Sayın Nasır Haşlak’a da teşekkür ediyorum. Geçtiğimiz dönemin Belediye Başkanı Sayın A.Nasır Haşlak da festival ile ilgili olarak beni festival yapalım fikrine davet etti. Biz 8 yıl önce bu yola çıktık ve gelinen yolda doğru çalışmalar yaptık. Festivali yapmaktan önce festivali adının ne olacağı konusunda uzun bir zaman tartıştık. Ankara’da başka yerde olmayan göller, andezit taşı Ankara’nın taşı olmuş Gölbaşı’nın eseri. Sevgi Çiçeği’ni Gölbaşı geç tanıdı Ayşe hocanın çok emekleri oldu. Hallaçlı baklavası ve höşmerim Gölbaşı’nın değerleridir. Bu değerleri de ön plana çıkarmak için festivalin adı Gölbaşı’na yakışır bir şekilde belirlendi.
Bu yılda festivalin 8.’si düzenlendi. Yakup Odabaşı başta olmak üzere Özel Kalem Müdürü Rasim Yanık da bu konuda emek sarf ettiler. Kendilerine de bir Gölbaşılı olarak verdikleri emeklerden dolayı teşekkür ederim.
Sizce Gölbaşı hak ettiği yerde mi?
Değil. Tabiî ki. Ama burada sadece yerel yönetimleri suçlamamak lazım. Sonuçta yerel yönetimi de biz seçiyoruz. Dolayısıyla buranın asıl sahibi yaşayan vatandaşlar. Biz buraya sahip çıkmazsak seçilmişlerden nasıl medet umalım. Gölbaşı’na hak ettiği değeri biz vermezsek kim verecek?
Gölbaşı’nda yerel basınının çalışmaları hakkında neler düşünüyorsunuz?
Gölbaşı’nda basının sesli olması mutluluk verici. Yıllardır Gölbaşı’nda gazetecilik yaptım. Şuanda sizin gibi genç gazetecileri görmekten gurur duyuyorum. Bu bile diğer ilçelere örnek hiçbir ilçede böyle bir yapı göremezsin ve biz bu dokuyu niye kaybedelim. Şunu da söylemek isterim ki 10 yıl sonra tahmini nüfus 750 bin. Mevcut kültürel yapımızı kaybetmeden, değerlerimizi tanıtıp özümsetmemiz gerekir. Burada da basına görev düşüyor. Basına yeteri kadar sahip çıkmıyoruz. Yerel yönetimler basına sahip çıkmak zorunda. Belediyeye çok iş düşüyor. Hepsine eşit davranılması gerekiyor. Esnafın ve iş adamlarının da sahip çıkması lazım. Birçok işadamı milyarlar kazanırken basına 50 lira vermek zor gelmesin. Bir müteahhidi düşünürsek, o bina çöktüğünde ya da ödül aldığında onu yazacak olan basındır. Lütfen gazetelere sahip çıkın. Ya da en azından görüşlerinizi benimseyenlere, yakın bulduklarınıza sahip çıkın. Ben yıllarca mücadelesini verdim. Burada işadamlarına seslenmek istiyorum. Gölbaşı’nda örneğin emlakçılar bir yer satıyor; Mogan Gölü şöyle güzel, bahçeler şöyle güzel ama bunu duyuran basındır. O yüzden Gölbaşı yerel yönetim, esnaflar basına sahip çıkmıyor. Umarım çağrıma karşılık verir, sahip çıkarlar.
Basına önerileriniz nelerdir?
Gençler iyi ki varsınız iyi ki çoğaldınız. Ben çoğalmasından memnunum ama çoğalınca pasta da dilim azalıyor. Ama nüfus da, iş yerleri de her geçen gün artıyor, göz önünde bulundurmak lazım. Çok heveslisiniz, her yerdesiniz. Özellikle hanımları görmek çok önemli. Bir toplumda ötekileştirme önce cinsiyetten başlıyor. Bir kadın deyince ya cinsel öğe, ya da şiddet öğesi anlamında görülmekte. Bu düşünce oldukça bu ülkeden bir şey olmaz. Gölbaşı’nda bunu aştığımıza inanıyorum. Gölbaşı çok göç aldı. İyi ki aldı. Etnik farklılığın insanı nasıl yanlışa sürüklediğini Gölbaşı aleyhinde siyaseten yaşadık, bunun doğru olmadığını yaşadık. Şimdi ötekileştirme cinsel anlamda, dinsel anlamda ve de etnik anlamda olmamalı. Bu çok yanlış. Basına geldiğimizde yerel de çalışmak zordur. Birileri birilerinin adamıdır. Para kazanmak zordur. Ama ulusal da yazarsın sıkıntı olmaz geçer gidersin. Yerel basın ülkenin olmazsa olmazıdır. Yerel Basın olmasa ulusal basın yaşayamaz. Bu konuda da çok iddialıyım. Yerel basına bakmaz beslemezseniz yanlış anlaşılmasın kültüren, manen sahip çıkmazsanız yürüyemezsiniz, belediye iş yapsa bile basın olmasa gösteremezsiniz. İş adamı iş yapsa gösteremez. Bunu bir zincirin halkası olarak görmek lazım. Burada da kadınların önemi var. Aslında bunu söyleyip söylememek konusunda tereddütlüyüm. Sol dediğimiz, sosyal demokrat dediğimiz, orada görmek istediğimiz, pek çok “aydın” diye tanımlayabileceğimiz insanların hala cinsiyet konusunda, çağın gerisinde kaldıklarını düşünüyorum. Bu adamlarla gidemezsin, seçime de gidemezsin.
Gölbaşı’nda CHP’nin çalışmalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
CHP’nin nesini değerlendireyim. Olan bir şey değerlendirilir. Ortada bir şey yok ki. Gölbaşı’nda CHP yok ki. Arayanlar CHP’lileri Artvinliler Derneği’nde bulur. Böyle gidilir mi? Gidemeyecekler. Ortada iktidar yok rant yok birbirlerine giriyorlar. CHP gibi bir partinin ilçe başkanlığına, belediye başkanlığına adaylık düşünen insanların zihniyetini anlatıyorum. Çok zıplarlarsa isimde söylerim. Bu adamlarla biz nereye gideceğiz. CHP denilince Artvinliler Derneği’ne bakıyor, orada buluyoruz. Mecliste koltuklar ve rozetler olabilir ama ancak doldurursun iş çıkmadıktan sonra. Koltuk olsun isim olsun kartvizit olsun yeter böyle meclis üyeliği olmaz.
Gölbaşı’nda siyasetçilere sormak lazım! Dünyayı algılayabiliyor muyuz? Bunu Gölbaşı’na adapte edebilecek miyiz? Pazara gittiğimde bakıyorum İnanılmaz genç bir nüfus var bu gençlere ne yapıyor meclis üyelerimiz ne gibi projeleri var bunlar ya parktalar ya internet cafede. Bunlara yönelik ne çalışmaları var. Yazık etmesinler. Bazen Siyaset toplumun önüne geçiyor toplum siyasetin önüne geçiyor. Gölbaşı’nda son 20/25 senedir toplum siyasetçinin önünde gidiyor. Rozet takarak siyaset yapanların önünde gidiyor.
Gölbaşı’nda ki STK’ların çalışmaları hakkında neler söyleyebilirsiniz?
Birçok dernek var. Özellikle STK denilince hemşeri dernekleri akla gelir. Hemşeri Derneği sivil toplum değildir, yalnızca bir parçasıdır. Gölbaşı’nda mesela Göl-Bir-Der’in, Göl-Der’in çalışmalarını beğeniyor, ADD’nin çalışmalarını duyuyorum. Bu gibi derneklerin dışında olan dernekleri saymıyorum. Siyaseti içine karıştırıyorlar. Hemşeri derneği kuruyor, ilk seçimde meclis üyesi olmak istiyor. Sivil toplum demek, hemşericilik derneği değil. Dolayısıyla göstermelik bir sürü dernek var. Göstermelik dediğim elbette ki insanlar doğduğu yerin özlemini çekiyor. Kültürel yapıyı devam ettirmek istiyorlar bunlarda olmalımı bilmiyorum ama ben bu konuda çok taraf değilim. Ama bu demokrasi olmalıdır. İnsanlar gidip istediği derneğe üye olur. Ama bunlar sivil toplum kuruluşumudur hayır. İşte orada sıkıntı var.
İNANARAK SAHİP ÇIKMIYORUZ
İnsanlar kan bağına göre bir araya gelmemeli, yapmış olduğun işlere göre, hobilere göre bir araya gelmeli. Örneğin Mogan Gölü’nü kurtarma derneği olmalı bana göre. Mogan’da balıklar ölmemeli. Göl-Der’in yıllardır çalışmaları bu konuda var. Bu gibi dernekler önemli. Ancak Bayburtlular Sevenler Derneği, Ankara’yı Sevenler Derneği tamam bunlar da kalsın ama bunları sivil toplum kuruluşu olarak görmemek lazım. Bunlar STK’lar değil. STK’ların başındakiler de önemli. Biz gerçekten bir şeye inanarak sahip çıkmıyoruz. En yakın bir yere sıçrayıp siyaset yapmak istiyoruz. Bu da doğru değil. Baktığınız zaman derneklere gerçekten çalışacak olanlar gelmeli, inandığı şeyleri yapmalı.
GENÇLER İÇİN NE YAPABİLİYORUZ?
Gölbaşı’nda inanılmaz para kazanan insanlar var. Bir o kadar da yardıma muhtaç insan var. Gelir seviyesi çok açık. STK’lar, yerel yönetim, iş adamları bunları da görmeli. Kaymakamlık, Büyükşehir, Gölbaşı Belediyesi, Valilik yardım yapıyor ama sadece bu değil. Baktığınız zaman Gölbaşı’nda Ankara’nın en önemli okulları var. Sayılı iş adamlarının villaları var, bu uçurum büyüdükçe kültürel bir anlamda buluşamıyorsunuz. Gölbaşı çokta göç aldı. Burada STK’lar öyle projeler geliştirmeli ki bu basamağı bir basamak yukarı çıkarabilmeleri lazım. Biz 50 senedir Şafak Mahallesi’ndeyiz. Ben orada doğdum, benim oğlumda orada doğdu. Bu yaşıma kadar mahallede hiçbir hırsızlık olayı duymadım, bilmem. Ama köpeğim çalındı bahçede güpegündüz. Bir köpek çalınabiliyorsa sıkıntıyı düşün. Kimsenin kimseye öte git demediği bir Gölbaşı vardı. Mesela tavuklarımız var horozumuz bıçaklandı. Gençler bahçeye duvardan bıçak fırlattı. Bu bıçağı horoza attı ama oradan bir çocukta geçebilirdi. Bunu yapan insana üzülüyorum. Bu konuda STK’lar neler yapıyor? Mesela çocuklar Parkı yaktılar. Bunları orayı yakmaya iten nedir? Bunları araştırmak lazım.
ÜNİVERSİTELER HAREKETE GEÇİRİLMELİ
Gölbaşı’nda gençlerimiz işsizliğinin, kavgalarının sebeple ve nedenlerinin araştırılması lazım. Bunu STK’lar yapacak. STK projesini açıklar belediye destekler. Bunları çözmemiz lazım. Ama Gölbaşı’nın siyasetçileri de, ileri gelenleri de çok ortada yoklar. Siyasi partiler, kurumlar gelip geçicidir ama Gölbaşı var. Pek çok eski başkan halen Gölbaşı’nda ikamet ediyor. İlçenin yönetimi, ileri gelenleri bu sorunları oluşturup, mevcut yönetime aktarıp, sorunları takip edebilirler. Bunun eksikliğini yaşıyoruz.
KISIR ÇEKİŞME İÇİNDE SİYASET YAPILAMIYOR
Gölbaşı’nda çok elit bir kesim de var. Gölbaşı’nda ya da Gölbaşı’nın çevresinde. Bunlara yönelikte çalışmalar yapılmalı. Bunların önderliğini de okullar ve öğretmenler yapabilir. Ben baktığım zaman İlçe Milli Eğitim’i bürokrasi olarak görüyorum ama birçok emekli öğretmen var. Gölbaşı’nda bir araya gelip bu nesile neler yapılabilir diye düşünmesi lazım. Çok başarılı öğrencilerimiz var bunları nasıl destekler, nasıl burs verebiliriz çalışmaları yapılabilir. Örneğin bir etüt merkezi kurulabilir. STK’ların görevi bu işte. Gölbaşı’nın siyaseti üç kişinin elinde. Sağdan say üç, soldan say üç. Böyle bir kısır çekişme içerisinde Siyasette yapılamıyor, kalite de, hizmet de olmuyor. Hizmet mi hizmet. Siyaset mi siyaset. Ama beklentileri karşılıyor mu bakılması lazım. Bunu da yerel yönetimden beklememek lazım. Gölbaşı ne yapıyor, Gölbaşılı ne yapıyor bakması lazım.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.