1. HABERLER

  2. GÜNDEM

  3. PKK'nın kaçırdığı askerden 19 yıldır haber yok
PKK'nın kaçırdığı askerden 19 yıldır haber yok

PKK'nın kaçırdığı askerden 19 yıldır haber yok

PKK tarafından 1992 yılında kaçırılan asker Aydın Şahin'den 19 yıldır haber alınamıyor.

A+A-

Vatan gazetesinden Meltem Günay'ın haberine göre: PKK'nın geçen ay kaçırdığı üç askerden hala bir haber alınamadı. Aileler çocuklarından bir haber beklerken, onlar gibi bekleyen aileler de umutlarını korumaya çalışıyor. Örgüt tarafından kaçırılan ve 19 yıldır PKK'nın elinde olan Aydın Şahin ve Engin Ekşi'nin aileleri onların gelmesini beklerken iki aile de kendilerine bağlanmak istenen şehitlik maaşını kabul etmedi.

Sökeli er Aydın Şahin'in ağabeyi Ali Şahin 16 Mart 1992'de kaçırılan kardeşini 19 yıldır hala beklemekten vazgeçmediklerini anlattı. Şırnak'ın Uludere İlçesinde Taşdelen Jandarma Karakolu'na düzenlenen saldırı sonrasında kardeşinin kaçırıldığını dile getiren Şahin, "Annem, kardeşimin hasretine altı yıl dayandı, babam ise 12 yıl. Hep kardeşimin bir gün döneceği umudunu taşıdılar. Hep kapı çalacak ve kardeşim gelecekti. Bunu bekledik" dedi. Babasının son nefesinin verirken bile 'Kardeşinizi buluncuya kadar mücadelenizi sürdürün' diye vasiyette bulunduğunu söyleyen ağabey Şahin, yaşadıkları dramı "Kardeşimden kaçırıldığı günlerde Kızılhaç aracılığıyla 'Ben iyiyim, beni merak etmeyin. Ancak Kızılhaç ile irtibatınızı kesmeyin' şeklinde bir mektup geldi. Ama bu mektuptan sonra başka bir haber alamadık. 19 senedir ne ses ne de seda. Sağ mı öldü mü bilmiyorum" anlatıyor.

Kabul etmedik

Babasının ve annesinin kardeşine hasret öldüklerini dile getiren Ali Şahin, "Babam ölmeden önce bize kardeşimin şehit ilan edildiğine dair mektup geldi. Babam, 'Benim oğlum yaşıyor' diyerek bunu kabul etmedi ve şehit aylığının bağlanmasına izin vermedi, 'Eğer oğlum şehitse kanı bu ülke için helal olsun' derdi ama kardeşimin dönmemesi halinde şehit ilan edilmemesini bize vasiyet etti." dedi. 19 yıl boyunca umut etmekten hiç vazgeçmediklerini anlatan Şahin, "Durumla ilgili defalarca yetkililere dosyalar gönderdik bilgiler verdik ama bu zamana kadar bir adım bile yol gidemedik. Dosyayı AİHM'e de gönderdik onun sonucunu bekliyoruz. Ama biz kardeşimin yaşadığını biliyoruz ve onu bekliyoruz" diye konuştu.

Aynı olayda kaçırılan Engin Ekşi'ni ailesi de umutlarını hiç yitirmediklerini anlattı. İzmir'de yaşayan Ekşi ailesi 19 değil 29 sene de geçse bir gün Engin Ekşi'nin geri döneceğine inandıklarını dile getirirken ağabey Fadil Ekşi, "Kardeşim Diyarbakır Silvan'da acemiliğini yaptıktan sonra Hakkari Uludere Sınır Bölük Komutanlığı'na gitti. Taşdelen Karakolu baskınında PKK tarafından yaralı olarak kaçırıldı. Bize olaylardan sonra askeriyeden kardeşimin kayıp olduğu bildirildi. Kardeşimle ilgili hiçbir yerden bilgi alamayınca Uluslararası Kızılhaç'a başvurduk. Onlar bize bir süre sonra bir mektup gönderdi ve bu sayede kardeşimin Kuzey Irak'ta Haftanin kampında tutulduğunu öğrendik. Aynı mektubun içinde Engin'in el yazısıyla yazdığı küçük bir de not çıktı. Kardeşimin, "Anne ellerinden öperim, senin en yaramaz oğlunum, benim için üzülme, salıverileceğim günü sabırsızlıkla bekliyorum' yazmıştı. Ama o nottan sonra bir daha haber alamadık" diye anlattı.

Umudumuz sürüyor

Annesinin bir an olsun kardeşinin yolunu gözlemekten vazgeçmediğini anlatan ağabey Ekşi, "Hasta oldu kalbinden. Tek isteği kardeşimin yaşayıp yaşamadığını öğrenmek. Eğer şehit olmuşsa yine içi rahat edecek. Ya kendisi gelsin ya da cenazesi. Ben hepsine razıyım diyor. Biz de kardeşimin birgün geleceğini umuyoruz" dedi. Kardeşinin gaiplik kararı çıktığını anlatan ağabey Ekşi, "Bunun üzerine dava açtık. Kardeşim şehit değil şu anda. 19 yıl boyunca heryere yazdık her yere başvurduk. bize bir yanıt verilsin diye" dedi.

Melis babasını bekliyor

Diyarbakır'ın Lice ilçesi Fis Ovası'nda 11 Temmuz günü kaçırılan 34 yaşındaki Astsubay Başçavuş Abdullah Söpçeler'in eşi Saime Söpçeler de eşinin dönmesini beklediklerini söyledi. Diyarbakır'da, yol kesen yaklaşık 20 kişilik PKK'lı grup, durdurdukları bir tanker ile kaza yapmış gibi yolu kapatıp, geçen araçlardaki yolcuları tek tek indirerek kimlik kontrolü yaptı. Teröristler, özel otomobili ile Lice'ye dönen Lice 2. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı'nda görevli Astsubay Başçavuş Abdullah Söpçeler ile aynı araçta bulunan Zihni Koç ile bir sağlık memurunu kaçırdı. Kaçırılan Astsubay'ın Kırklareli'nin Babaeski İlçesi'nde yaşayan eşi Saime Söpçeler, eşi ile en son olay günü telefonla konuştuğunu belirterek şunları anlattı:

OTOMOBİLİN BAKIMI İÇİN DİYARBAKIR'A GİTMİŞTİ

"Eşim 2 yıldır Lice'de görevliydi. Edirne'ye de tayin oldu. 22 Temmuz'da izne çıkıp Babaeski'ye gelecekti, ardından da 8 Ağustos'ta yeni görevine başlayacaktı. Hafta sonu da izinli olduğu için, arkadaşı ile birlikte otomobilin bakımını yaptırmaya Diyarbakır'a gitti. Dönüşte kaza süsü verilerek yolları kesilmiş ve ardından eşim ve aracındaki 2 kişi kaçırılmış. Sonra eşime bir daha ulaşamadım. Komutanlar ailemi arayıp haber vermiş. Ancak ailem bana haber vermedi. Televizyon izlerken alt yazıda askerlerin kaçırıldığını öğrendim. Eşimin de oradan geçeceğini bildiğim için o kaçırılanlardan birinin eşim olduğunu anladım. Ardından ailem doğruyu söyledi. " Söpçeler, "Benim tek isteğim var. Sağolsun Türk Silahlı Kuvvetleri çalışıyor ve aramalar sürüyor. Eşim 17 yılını bu vatan için harcadı, çalıştı çabaladı. Halkımızdan dua istiyorum, devlet büyüklerimizden de ilgi ve alaka bekliyorum. Umutluyum bekliyorum. Sadece şu an eşimin sesini duymak istiyorum. Bir alo dese yeter" dedi.

Öcalan'a oğlunu sordu

Mehmet Karaca'nın annesi Ayşe Karaca, Abdullah Öcalan'ın duruşmasına katılarak oğlunun durumunu sormuştu. O gün yaşananları VATAN'a şöyle anlatmıştı; "Savcı bana diyeceğin var mı diye sordu. Ben de Apo'ya döndüm ve "Oğlum nerede, kemiklerini göstersen yeter, ben onu kemiğinden de tanırım" dedim. Savcı Apo'ya döndü: Ayağa kalk ve cevap ver" dedi. Apo ayağa kaltı, çocuğumun adını sordu. Ben de söyledim, bana bilmediğinı söyledi. Kaçırılan 7 eri bildiğini, onları da teslim ettiklerini söyledi. Televizyonda olanları görünce ecel sıtması yaşıyorum. Yüreğim kaldırmıyor. Oğlumun mezarı bile olmadığı aklıma geliyor. Dua okuyacağım bir mezarı da yok. Ama mezarsız olması yüreğimi dağliyor."

Bu haber toplam 2820 defa okunmuştur

HABERE YORUM KAT