1. YAZARLAR

  2. Ali İhsan Güçlü

  3. Hocalı katliamı
Ali İhsan Güçlü

Ali İhsan Güçlü

Yazarın Tüm Yazıları >

Hocalı katliamı

A+A-

Azerbaycan Türkleri Mehmet Emin Resulzade’nin önderliğinde 1918’de “Bir kere yükselen bayrak bir daha inmez” nidaları ile bağımsızlıklarını ilan ettiler. 1.Dünya savaşının sonunda, Anadolu’nun ve Kafkasya’nın en zor döneminde kurulan, Kafkasya’da ilk Türk devleti unvanına sahip olan Azerbaycan Halk Cumhuriyeti Türkistan coğrafyasına özgürlük yolunda örnek olmuştur. Bu önemli hadise bugün olduğu gibi, geçmişte de Türk dünyasının en önemli siyasi olaylarından biridir. Azerbaycan Halk Cumhuriyetinin kuruluşunda Azerbaycan’a yardıma giden Kafkas İslam ordusu mensupları çok büyük kahramanlıklar göstermiş, Azerbaycan Türkleri ile sırt sırta vererek büyük mücadeleler vermişlerdir. Bu mücadelede on binlerce soydaşımız şehit olmuştur. Bu şehitlerden 1320 şehidimiz Türkiye vatandaşıdır.  Onlar, binlerce km uzakta olsalar da, öz vatanlarında Türklük milli gurur ve şuurunu yaşatmak adına rahat uyumaktadırlar.

O günkü zor şartlarda Azerbaycan’ın bağımsızlığı için şehit olan soydaşlarımızı, bu günlerin temeli olan Azerbaycan Halk Cumhuriyeti’nin kurucularını, “Bir kere yükselen bayrak bir daha inmez” diyerek Türklüğün milli gurur ve şuurunu yaşatan Mehmet Emin Resulzade’yi “Men Atatürk’ün askeriyem” diyen Ebulfez Elçibey’i, “Biz iki devlet bir milletiz” diyen ve çağdaş Azerbaycan’ın mimarı Haydar Aliyev’i, “Azerbaycan’ın sevinci bizi sevincimiz, kederi de bizim kederimizdir” diyen Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü, vatan ve bayrak uğruna şehit olan soydaşlarımızı ve gazilerimizi rahmetle, minnetle ve şükranla anarak minnettarlığımızı bildiririz. Ruhları şad, mekânları cennet olsun.”

1918 bağımsızlığını kazanan Azerbaycan 1920 yılında Bolşevik Rusya tarafından işgal edilmiştir. Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin çöküşe geçmesiyle birlikte 1991 yılında tekrar bağımsız bir devlet olan Azerbaycan’ı ilk tanıyan ülke Türkiye olmuştur. Dağlık Karabağ Bölgesi Rusya’nın gücünü kaybetmeye başladığı 1980 yılından itibaren Ermeni diasporasının kışkırtmaları neticesinde problem olmaya başlayan bir bölge haline gelmiştir. 60 yılı aşkın bir süre boyunca Azerbaycan’a bağlı olarak özerkliğini koruyan Dağlık Karabağ Özerk Bölgesi’nin Ermeni temsilcileri, 20 Şubat 1988 tarihinde yapılan oylamada bölgenin Ermenistan ile birleşmesi yönünde oy kullandı. Bu oylama sonucunda, daha sonra gerçekleşecek vahşetin işaret fişeği ateşlenmiş oldu. 12 Ocak 1989'da, Dağlık Karabağ Özerk Bölgesi'ni Azerbaycan'a bağlayan kanunda herhangi bir değişiklik yapılamamasına rağmen, Moskova, bölgenin kontrolünün doğrudan kendisine bağlı özel yönetimine devredilmesine karar verdi. Erivan'da hapiste tutulan 'Karabağ Komitesi' üyeleri, serbest bırakılmalarının ardından Ermenilerin çeşitli siyasi grupları ile işbirliği içine girdi.

Rusya’nın otoritesini kaybetmesi, Azerbaycan Devleti’nin yeni kurulmuş olması, emperyalist batının Türklerden intikam almak için sürekli şımartarak maşa olarak kullandıkları Ermeni komitecilerin içlerinde besledikleri kinin neticesinde Dünya 26 Şubat 1992 tarihinde, insanlık tarihinin gördüğü en büyük katliamlardan birine şahit oldu. Hocalı halkı yıllarca Rus işgali ve boyunduruğunda yaşamış olmanın acısını yaşarken, Ermeni güçleri 1992 yılının, 25 Şubatı 26 Şubat'a bağlayan gecesinde bölgedeki 366. Alayın da desteği Hocalı Kasabası’nın giriş ve çıkışlarını kapattı. Azerbaycan Devleti’nin resmî kaynaklarına göre; 83 çocuk, 106 kadın ve 70'ten fazla yaşlı dahil olmak üzere toplam 613 sakin öldürülmüş, toplam 487 kişi ağır yaralanmıştır. 1275 kişi rehin alınmış, 150 kişi ise kaybolmuştur. Cesetler üzerinde yapılan incelemelerde cesetlerin birçoğunun yakıldığı, gözlerinin oyulduğu, başlarının kesildiği görülmüştür. Hamile kadınlar ve çocukların da her türlü iğrençliğe maruz kaldığı tespit edilmiştir. Olayların olduğu yerlerde ASALA terör örgütüne mensup teröristlerin görüldüğü bağımsız kaynaklarca da doğrulanmış acı bir gerçektir.​Türk Dünyası tarihinde yaşanmış en büyük katliamlardan birini, olaydan 27 yıl sonra üzüntü ile hatırlıyor, o gece kalleşçe katledilen kardeşlerimizi de rahmetle anıyorum. Vahşet ve acımasızlıkla, kimyasal silahlar kullanılarak yapılan bu katliamı da esefle kınıyorum. 

Bu elim olay bizlere güçlü bir devletimiz olmadan hiçbir şeyin anlamının olmayacağını; Devletimiz yoksa canımızın, malımızın, dinimizin, dilimizin ve namusumuzun tehlikede olacağını bir kez daha göstermiştir. Karabağ hala işgal altındadır. Türk devletinin bağrına saplanmış hançer yüreğimizi kanatmaktadır. Türkçe konuşan, Türkçe düşünen, velhasıl Balkanlardan Doğu Türkistan’a kadar tüm Türk İllerinde tek bir senaryo hâkimdir; İç huzuru boz, Türk Devletini ortadan kaldır. Aklımızı başımıza alarak, vicdanımızın sesini dinleyerek Kızılelma ülkümüzden Turan sevdamızdan vazgeçmeyeceğiz. Biz Allah’ın, Türkleri; bir bütün, bir millet olarak yaratığına inanmışız. Bu bütün, yıllar var, parçalanmış bir haldedir. Türk, eğer Türk gibi davranır ise tüm Türkler bir ordu olarak aleme nizam verecektir. İnancım da, duam da budur…

Bu yazı toplam 1424 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar